Tedavi Sonrası Saç Kesimi
Sanırım biz aileleri kemoterapi döneminde en çok yüreğimizden vuran şeylerden biridir, çocuklarımızın saçlarının, kirpiklerinin ve kaşlarının dökülmesi.
Tuğberk'n saçları ilk dökülmeye başladığında 4 aylıktı ve tedaviye başlayalı henüz 2 ay olmuştu. İlk defa yastığında görmüştüm saçlarını, bebeklik saçlarıydı, ipek gibi... Sonra her kucağımıza aldığımızda, her yastığına yatırdığımda dökülmeye başladı. Saçını okşamaya çekiniyordum çünkü elime tel tel saçları geliyordu. Dayanamayınca kesmeye çalıştık
ama zaten 4 aylık bebek, hem sabit durmuyordu hem de kafa derisi o kadar yumuşaktı ki zarar veririz diye korktuk ve el mahkum tüm saçlarının dökülmesini bekledik.
Tuğberk doğduğunda en çok sevdiğim şeylerinden biriydi kirpikleriydi. Uzun uzun kaşlarına uzanırdı, bakmaya kıyamazdım, uyunca mutlaka incelerdim, ilmek ilmek kalbime yazarım o kirpikleri. Saçları dökülmeye başladıktan bir kaç hafta sonra da kirpikleri dökülmeye başladı ki beni daha da yaraladı. Her dökülen kirpikte sanki hayallerim, umutlarımda dökülüyor gibiydi.
Tuğberk saçsız ve kirpiksiz 5 ay daha devam etti. Biyopsiler çıkıp, idame kemoterapiye geçilince, hafif doz ilaç verildiği için tüm saçı, kirpiği ve kaşı geri çıkmaya başladı. Milim milim takip ettik büyümesini hep birlikte. Kendi içimizde kutlamalar yaptık. Aslında hala kemoterapi alıyordu ama işte o hastalıklı görünümü biraz olsun hafifliyordu ya, bize de farklı bir güç oluyordu işte. Saçları, banyoda suyun etkisiyle hareket edecek kadar uzadığında, mutluluktan ağlamıştık annemle karşılıklı.
O zamanlarda hep Tuğberk'in saçını uzatacağım, dedim durdum kendime. Saçları uzadıkça her telini tek tek öpesim geliyordu, okşamaya dokunmaya kıyamıyordum. Hepimiz içindir özeldir Tuğberk'in saçları. Yalnız saç bu uzuyor tabi. Tuğberk'in saçları da uzadıkça uzadı, geçtiğimiz yıl ilk kez kestirdik saçlarını, çünkü gözünün önüne geliyordu ve maalesef toka taktırmadı. (tabi kestirme öncesi toka takmayı da denedim, son çözüm kestirmek oldu :)) Şöyle hafifçe önlerinden aldırarak, çok travmatik olmadan hallettik ilk kesimi. Bebeklik saçlarını saklayamamıştım, çünkü kemoterapi ile döküldükleri için saymamıştım onları. Bu sefer sakladım bir sürü saçını. Sonra saçları uzatmaya devam ettik.
Artık baya bağlanır duruma geldiğinde, gene saçlarını toplama girişimlerim olduysa da, başarısızlıkla sonuçlandı. Mevsim kış olmasına rağmen uzunluğu Tuğberk'i çok rahatsız etmeye ve boyununda isiliklere neden olunca, artık gerçek bir saç kesimi yaptıralım dedik. Sanırım Tuğberk'ten çok özellikle de benim için bir dönüm noktasıydı bu saç kesimi. Biraz daha normalleştirmeydi aslında, kabullenmeydi belki de. Hastalığına, tedavisine ve şuan ki durumuna dair bir kabullenmeydi belki de. Aşabilir miyim yaşadıklarımı, korkularımı, endişelerimi, takıntılarımı... Şuan için zannetmiyorum. Daha Tuğberk'in tedavisinde ve kontrollerinde çok yolumuz var. Dolayısıyla benim de daha çok yolum var...
Not: Tuğberk'in saç kesimi için özel makas, tarak ve saç kesim makinesi aldım. Üzerindekiler de tek kullanımlık önlükler. Hijyeni elden bırakmamak gerekiyor. Aklınızda olsun sizinde.
Sevgilerimle.
Tuğberk'n saçları ilk dökülmeye başladığında 4 aylıktı ve tedaviye başlayalı henüz 2 ay olmuştu. İlk defa yastığında görmüştüm saçlarını, bebeklik saçlarıydı, ipek gibi... Sonra her kucağımıza aldığımızda, her yastığına yatırdığımda dökülmeye başladı. Saçını okşamaya çekiniyordum çünkü elime tel tel saçları geliyordu. Dayanamayınca kesmeye çalıştık
ama zaten 4 aylık bebek, hem sabit durmuyordu hem de kafa derisi o kadar yumuşaktı ki zarar veririz diye korktuk ve el mahkum tüm saçlarının dökülmesini bekledik.
Tuğberk doğduğunda en çok sevdiğim şeylerinden biriydi kirpikleriydi. Uzun uzun kaşlarına uzanırdı, bakmaya kıyamazdım, uyunca mutlaka incelerdim, ilmek ilmek kalbime yazarım o kirpikleri. Saçları dökülmeye başladıktan bir kaç hafta sonra da kirpikleri dökülmeye başladı ki beni daha da yaraladı. Her dökülen kirpikte sanki hayallerim, umutlarımda dökülüyor gibiydi.
Tuğberk saçsız ve kirpiksiz 5 ay daha devam etti. Biyopsiler çıkıp, idame kemoterapiye geçilince, hafif doz ilaç verildiği için tüm saçı, kirpiği ve kaşı geri çıkmaya başladı. Milim milim takip ettik büyümesini hep birlikte. Kendi içimizde kutlamalar yaptık. Aslında hala kemoterapi alıyordu ama işte o hastalıklı görünümü biraz olsun hafifliyordu ya, bize de farklı bir güç oluyordu işte. Saçları, banyoda suyun etkisiyle hareket edecek kadar uzadığında, mutluluktan ağlamıştık annemle karşılıklı.
O zamanlarda hep Tuğberk'in saçını uzatacağım, dedim durdum kendime. Saçları uzadıkça her telini tek tek öpesim geliyordu, okşamaya dokunmaya kıyamıyordum. Hepimiz içindir özeldir Tuğberk'in saçları. Yalnız saç bu uzuyor tabi. Tuğberk'in saçları da uzadıkça uzadı, geçtiğimiz yıl ilk kez kestirdik saçlarını, çünkü gözünün önüne geliyordu ve maalesef toka taktırmadı. (tabi kestirme öncesi toka takmayı da denedim, son çözüm kestirmek oldu :)) Şöyle hafifçe önlerinden aldırarak, çok travmatik olmadan hallettik ilk kesimi. Bebeklik saçlarını saklayamamıştım, çünkü kemoterapi ile döküldükleri için saymamıştım onları. Bu sefer sakladım bir sürü saçını. Sonra saçları uzatmaya devam ettik.
Artık baya bağlanır duruma geldiğinde, gene saçlarını toplama girişimlerim olduysa da, başarısızlıkla sonuçlandı. Mevsim kış olmasına rağmen uzunluğu Tuğberk'i çok rahatsız etmeye ve boyununda isiliklere neden olunca, artık gerçek bir saç kesimi yaptıralım dedik. Sanırım Tuğberk'ten çok özellikle de benim için bir dönüm noktasıydı bu saç kesimi. Biraz daha normalleştirmeydi aslında, kabullenmeydi belki de. Hastalığına, tedavisine ve şuan ki durumuna dair bir kabullenmeydi belki de. Aşabilir miyim yaşadıklarımı, korkularımı, endişelerimi, takıntılarımı... Şuan için zannetmiyorum. Daha Tuğberk'in tedavisinde ve kontrollerinde çok yolumuz var. Dolayısıyla benim de daha çok yolum var...
Not: Tuğberk'in saç kesimi için özel makas, tarak ve saç kesim makinesi aldım. Üzerindekiler de tek kullanımlık önlükler. Hijyeni elden bırakmamak gerekiyor. Aklınızda olsun sizinde.
Sevgilerimle.
Yorumlar
Yorum Gönder