Hastane’de Temizlik ve Hijyene Nasıl Dikkat Ettik?

Temizlik ve hijyen sadece evle kalmıyor tabi ki. Eğer enfeksiyon olmazsa her ayın bir haftasını hastane de geçiriyorsunuz. Enfeksiyon olursa da en az iki hafta hastane de kalıyorsunuz. Ve hastane demek enfeksiyon, mikrop kaynağı demek. O yüzden her şeye iki kat dikkat etmek gerekiyor.

Hastaneye giderken çantamızı nasıl hazırladığım başka bir yazı konusu ama temizliğe dair yanıma aldığım şeyler;



- Domestos hijyenik sprey ve sarı bez (koparılan sarı bez ruloları var her gidişte bir tane koparıp kullandım, attım.)
- Antibakteriyel sıvı sabun
- Tuvalet kağıdı (Tuğberk’in bezini değiştirirken ve temizlik için lazım oluyor)
- Havlu kağıt
- Islak mendil
- Ağız çalkalama suyu
- küçük bir şişe de Tuğberk’in bulaşık deterjanı
- bulaşık süngeri
- küçük bir tepsi
- ağzı kapaklı bir saklama kabı (içerisine hastane de kullanabileceğiniz yeme içme kaplarını koyacağınız büyüklükte olmalı)
- plastik kaşık, çatal, bıçak, bardak, tabak
- ağzı kapaklı türk kahvesi makinası (hem emzikleri kaynatmak sterilize etmek, hem mama yapmak, ısıtmak için hem de kendime çay kahve yapmak için kullandım.)
- büyük boy bozdolabı poşetleri (her şeye kullandım ben; kıyafetten bulaşığa malzeme taşımaya kadar)


Gazi Üniversitesi Pediatri Onkoloji Servisi Onkoloji kısmı odaları


Gazi üniversitesi hastanesinde ki pediatri onkoloji servisinde ki küçük çocuklar için odalar bu şekildeydi. İki adet kenarları kalkıp inebilen beşik. Bir adet mini buzdolabı. İki adet kıyafet dolabı ve masalar vardı. Odalar her gün sabah silinip süpürülür. Ya da hasta gittikten sonra yatak temizlenir. Ama hastanede öğrendiğim bir şey varsa, o da her zaman kendi hijyeninizi kendiniz sağlamanız.

Bu yüzden servise geldiğimiz zaman yerleşeceğimiz oda belli olunca hemen domestos spreyi ve sarı bezi elime alıp; kıyafet dolabının içerisini kapağını, tutma yerlerini, rafların içini yanını altını üstünü, masanın üzerini altını kenarlarını, buzdolabın üzerini, pencere kenarını bir güzel siliyordum. En önemlisi ise yatağı silmek. Yataklar naylonumsu bir dış kılıfa sahip o da silmeyi kolaylaştırıyor. Yatağın her tarafını güzelce sildikten sonra sıra beşikte. Beşiğin demirlerini tek tek, altlarını, yatağı üzerinde durduğu demirleri, beşiğin yanlarındaki başlıkların her yerini de detaylıca siliyordum. Sonra
Tuğberk’in elinin uzanıp tutunabileceği yerleri siliyordum; yatağın üzerindeki düğmeler, makinanın konulduğu raflar falan… En son ise ıslattığım beze sıktığım sprey ile refakatçi koltuğunu açık ve kapalı şekilde siliyordum.

Sonrasında servisteki hasta bakıcılardan aldığım çarşaf ve nevresimleri Tuğberk’in yatağına serip Tuğberk’i öyle odaya ve yatağa alıyordum. Her şeyi yerleştirdikten sonra ise eğer Tuğberk’i anneme yada eşime bırakıp aşağı inmeyeceksem üzerimi değiştiriyordum. Dışarıya çıktığım hiçbir kıyafetle ne refakatçi koltuğuna oturdum ne de Tuğberk’i kucağıma aldım.

Sürecim şöyleydi. Dışarı da giydiğim kıyafetlerimi ayrı bir poşet içerisinde muhafaza ediyordum. Dışarı çıkacağım zaman bu kıyafetleri giyiyordum ve kıyafet değiştirirken odadaki tuvaleti kullandığım için çok dikkat ediyordum, kıyafetlerin hiçbir yere değmemesine. Sonrasında Tuğberk’e veda edip çıkıyordum odadan. Geri geldiğimde ise hemen yüzümü ve ellerimi kollarıma kadar yıkıyordum. Maskemi değiştiriyordum. Üzerimi tekrar dikkatli bir şekilde değiştirip, kıyafetleri poşete koyuyordum. Sonra ağzımı çalkalıyordum, eğer vaktim varsa fırçalıyordum. Sonrasında ellerimi tekrar yıkayıp dezenfektan sıkıp Tuğberk’in yanına öyle giriyordum. Hastanenin kapısından girdiğimiz anda hepimizin maske taktığını anlatmama gerek yok sanırım.

Hastane’de bulaşık yıkamak ise ayrı bir zor durum. Mutfak ortak olduğu için inanılmaz dikkatli olmak gerekiyor. Küçük tepsi burada sizin hayat kurtarıcınız olacak. Sakın tezgaha kirlide olsa bulaşık koymayın, yada tezgahtaki deterjan veya diğer aparatları kullanmayın. Kirlileri yıkayıp tepsiye koyuyordum. Sonrasında duruladıklarımı da tepsiye koyuyordum. Tepside kalan köpükleri ise tüm bulaşıkların üzerinden su tutarak gideriyordum. Ve sakın ağzı açık kap götürüp getirmeyin koridorlarda. Her yer enfeksiyon kaynıyor çünkü serviste. Biberonların kapaklarını ve koruma kapaklarını kapatın. Emzikleri kutularında götürün getirin. Kaplar varsa buzdolabı poşetinde taşıyın. Çatal kaşık yıkayacaksınız bardak içerisinde ağızları aşağı bakacak şekilde taşıyın. Odaya gelince ise hemen hepsini kurulayıp yerleştirin. Tepsiye ise domestos hijyenik spreyden sıkıp, biraz bekletip durulayın, öyle yerine koyun.

Serviste kaldığınız odadaki kapı kollarını sık sık dezenfektanla silin. Odanıza gün içerisinde onlarca kez birileri girip çıkacak. Bu kişilerin diğer odalara da girdiğini unutmayın. Her ne kadar tedbirli olsalar da, siz kendi sorumluluğunuzu ve tedbirinizi elden bırakmayın. Ben özellikle sabah ilk kalktığımda, hocaların vizitelerinden sonra, oda da temizlik faslı bittikten sonra, yada aklıma geldikçe peçeteye bolca dezenfektan sıkıp odanın dış ve iç kapı kollarını ve tuvaletin dış ve iç kapı kollarını silerim.

Ayrıca odayı başka biri ile paylaştığınız için domestos hijyenik sprey sürekli tuvalette aynanın önünde yada lavaboda dursun. Tuvalete girmeden önce mutlaka oturak yerini ve sifonu sprey sıkarak silin. Ondan sonra kullanın. Eğer Tuğberk tuvalete gidecek kadar büyük olsaydı, o kullanmadan önce gene her yeri bu sprey ile siler öyle sokardım.

Çocuğunuzun yattığı yatak çarşafını her gün sabah veya gece kirlendiğinde (bazen bezini değiştirirken yada idrar örneği almaya çalışırken kazalar olabiliyor) hemen değiştirin. Serviste iken çarşafını, nevresimini, yastığını, battaniyesini kendisi getiren vardı ama uzun süre kaldığınız da yedekli de olacağını düşündüğünüzde en az 7-8 tane çarşaf ve yastık kılıfı yanınızda olmak zorunda.  O da ayrı bir yük uğraş oluyor. Ben yanımda sadece yastık kılıfı ve Tuğberk için ince kalın battaniyelerini götürdüm. Onun dışında hep servisin çarşaflarını kullandım.

Serviste çamaşır makinası ve kurutma makinası vardı ama hiç kullanmadım. Eğer mecbur kalmazsanız kullanmamayı tercih edin demişti bir hemşire. Çünkü herkes orada yıkadığı için yüksek sıcaklıkta da yıkayamayacağın ve sonrasında ütüleyemeceğin için kullanmamak en iyisi. Ben şanslıydım o konuda evimiz vardı Ankara’da ama olmayanlar için bir fırsat. Ama gene de gerekli bilgileri yazmak durumundayım.

Hastanedeki en önemli şey sürekli el yıkamak demişti baş hemşiremiz. Odaya girip çıktığında bile elini yıkaman lazım demişti.

Tüm çocuklarımıza acil şifalar diliyorum.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Port Nedir? Takılması Gerekir mi?

Nöroblastom Teşhis Edilirken Dikkat Edilmesi Gereken Testler - 1