2016 Aralık Kontrolünden de Geçtik

Tuğberk'in her kontrolünde kendimizi bir sınava giriyormuş gibi hissediyorum. Ve hani final döneminde hele ki not yükseltme ortalama gibi dertleri varsa insanın aşırı bir stres dolar ya insan, aynen işte öyle oluyorum bende. Çünkü derdimiz notumuzu yüksek tutmak ve en güzel şekilde sınavı geçmek.

Sonra da başlıyorum sınavın sonucunu beklemeye...



E süreci bizzat yönettiğimiz için korkusu da var acaba hata yaptık mı, başarılı mı olacağız yoksa başarısız mı? Ya süreçte bir hata yaptıysak da sonuç kötü gelirse diye içim içimi yiyor. Sınavdan kalmak demek, her şeyin yeniden başlaması demek. Tüm acıların, tüm kötülüklerin, tüm streslerin, o ölüm kalım savaşının daha da kötü başlaması demek. Daha da çaresiz kalmak demek. Kısacası önceki süreçte ne yaşadıysak hepsini tüm adımları bilerek tekrar yaşamak demek.

Hep söylüyorum ya, korkuyorum. Hem de deli gibi korkuyorum. En büyük fobim karanlıktır, bazen o kadar korkarım ki karanlıktan evde tüm ışıkları yakarak yürüdüğüm olur geceleri. Ama Tuğberk'in süreci sonrası en büyük korkum onu kaybetmek ve hastalığının yeniden nüksetmesi oldu. Öyle bir korkuyorum ki tarifi mümkün değil anlatamam size. Nefes alamıyorum düşündükçe, kafam yerinden uçuyor resmen, hayattan bağım kesiliyor, mideme kramplar giriyor. Hani biraz daha korksam ölecem korkumdan sanki. O ince çizgide gidip geliyorum sonuçlar açıklanana kadar, gergin ve zaman zaman ağlamaklı bir şekilde.

Ve sonuçlar açıklanınca...

Güzel geliyor ya sonuçlar. Ohhh be diyorum ohhh.. Rahatlıyorum, iliklerime kadar rahatlıyorum hemde.. Stresten kastığım her bir hücrem bırakıyor kendini. Sonra ağlamaya başlıyorum illaki, ağlamadan olmaz değil mi? Mutluluk ağlaması bu, şükür ağlaması. Bir kontrolü daha başarıyla geçtik ağlaması bu. Aralık ayının da sonuçları güzel gelince bir göz dolması, hafiften burun çekmesi aldı beni. Umutla doldum gene. Herkese haber verdim hemen.

Şimdiye kadar güzel geliyor sonuçlar şükürler olsun ki ama bu rahatlama en fazla yarım saat sürüyor.

Sonra diğer kontrolü düşünüyorum. Ne zamandı, nasıl gideceğiz, randevuları ayarlayalım, Tuğberk'in ilaç dönemine mi denk geliyor, mola zamanına ayarlamaya çalışalım ki güneş ışığına maruz kalmasın, yolculukları gece ayarlayalım Tuğberk çok yıpranmasın.. gibi sorulara ve sorunlara yerini bırakıyor.

Olsun ben şikayetçi değilim gene de. Şükürler olsun diyorum Tuğberk'e her baktığım da, saçını okşadığımda. Kitap okumak için kitabını alıp, pıtır pıtır geliyor kucağıma kuruluyor ya mutluluktan ağlayasım geliyor gene. Belki de gene kaybetme korkusudur, bilmiyorum. Yada uyumak için gelip göğsüme yaslanıyor, iyice kuruluyor ya kucağıma, dursa zaman şuan da diyorum. Dursa da hayatımız da hiç bir kötülük olmasa ve hiçbir beklentimiz olmasa diyorum. Ama hayat işte yaşıyoruz.

Yaşadıkça savaşa da devam edeceğiz, biliyorum.

Bazen yoruluyorum, hem de çok yoruluyorum, bakmayın güçlü göründüğüme içimde ne bombalar patlıyor, ne yıkımlar oluyor kendi kendime ama oğlum için diyorum. Her şey oğlum için...

Savaştıkça güçleneceğiz. Şimdi sıra Şubat ayında başlayacağımız ilaçta ve MR kontrolünde. İki ay güçlenmek için vaktimiz var.

Güç bizimle olsun.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Port Nedir? Takılması Gerekir mi?

Nöroblastom Teşhis Edilirken Dikkat Edilmesi Gereken Testler - 1

Kemoterapi Seansları ve Süreçleri (Nöroblastom, Orta Risk Kötü Histoloji Grubu)